OyunHamamı...
Resmen bir oyun denizi..

Battlefield Serisi

BATTLEFİELD 1942

Nedense şu sıralar oyun yapımcıları 2. Dünya Savaşı konulu oyunlara merak saldı. RTCW ve MoH'ın müthiş bir ilgi görmesiyle yapımcılar kollarını sıvadı ve nazileri öldürebileceğimiz oyunlar yapmaya başladılar. Gariptir ama 2. D.S konulu FPS ler daima ben ve benim gibi birçok insanın ilgisini çekmiştir. Her zaman elimdeki Mauser 98k ile karşımdaki naziyi kaskındaki gamalı haçtan vurmayı, CS gibi polis, terörist savaşlarına tercih etmişimdir (vay psikopat vaay ). Battlefield 1942'de bu tür oyunlardan. Yanlız düşman ile şavaşmaktan çoook daha fazlası var...

BF1942'yi diğer fps'lardan üstün kılan en önemli özelliği meydan savaşlarını en iyi şekilde yansıtabilmesidir. Oyunda kullanabileceğiniz tam 35 adet araç ve 19 tane silah mevcut ve bunların hepsi zamanında kullanılmış gerçek araçlar. Araçlar arasında uçaktan tutun, denizaltına kadar her şey var. Dilerseniz bir tanka atlayıp düşmanları ezebilir, uçağınızla düşman uçak gemilerini batırabilir ya da bir denizaltının komutasına geçip boş boş açık sularda dolaşabilirsiniz. Bir battlefield alarak aynı anda hem bir fps, hem bir tank simülatörü hemde bir uçak simülasyonu almış oluyorsunuz

Oyun 2 CD den oluşuyor. Sade bir installation dan sonra sizi oldukça kullanışlı bir menü karşılıyor. Oyun iki takım olarak oynanıyor. Bunlar Müttefik ve Mihver devletleri. Oyunun belirli bir konusu yok. Tıpkı Delta Force'da ki gibi size verilen görevleri tamamlıyorsunuz. Bölümler daha çok Afrika, Avrupa ve pasifik adalarında geçiyor. Oyunu tek başınıza Single Player'dan başka bir de Random Battle modunda oynayabiliyorsunuz. Bu mod da düşman zekasını ve sayısını belirleyip bir harita seçiyorsunuz ve karşı takımı yenene kadar savaşıyorsunuz. 

Grafikler ise gayet güzel. Günümüz teknolojisine nazaran biraz eski kalsalarda bu türde dev bir savaş oyunu için biçilmiş kaftan. Patlama efektleri, duman, toz ve mermi efektleri oldukça başarılı. Hele hele roket ve top mermilerinin gidişi ise çok hoşuma gitti. Top mermilerinin çarptığı yere göre patlama efektleri değişiklik gösteriyor. örneğin bir dağa ateş ettiğinizde toz ve duman çıkarken, bir binaya ateş ettiğinizde beton parçacıkları dökülüyor. Oyunun grafik motoru bu gibi konularda başarılı ancak modeller için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Oyuncu ve araç modelleri idare eder ama silah modellemeleri çok kaba ve kalitesiz. Zaten oyunu oynadığınızda oyunda grafik ve sesten çok oynanabilirliğe ve atmosfere önem verdiklerini hemen anlayacaksınız.

Seslerinde grafiklerden pek bir farkı yok. kalite olarak çok iyiler ancak kulağa hoş gelmiyorlar. Her silahın sesi neredeyse aynı. Pata pata ve tak tak dan başka değişik ses yok. Yanlız oun Dolby Digital ı destekliyor ve ses kalitesi 44hz ye kadar çıkabiliyor. Telsiz mesajları ise fena değil. Yanlız Alman ve Japonların sesleri hiç mi hiç anlaşılmıyor. Takım arakadaşınız size hebeleülülbelülüe dediğinde hemen yanına gideceksiniz. Seslerin en güzel yanı müzikleri. Müzikler çok kaliteli ve çok güzeller. Kimisi Warcraft II'nin müziklerine benziyor, o da ayrı bir konu. 


Oyunun en güzel yanı zaten oynanabilirliği. Onlarca aracı aynı anda kullanabilmek ve aynı araca bir kaç kişi binebilmek bile oyunu insana sevdiriyor. Bir tanka en fazla 2 kişi binebiliyor ama bir arazi aracına tüm takımı bindirip çıkartma yapabiliyorsunuz. Yanlız araç patladığında kurtulmak diye birşey söz konusu değil. Gelelim kontrollere. Kontroller gayet basit ve dilediğiniz gibi ayarlanabiliyor. Yere yatma (prone) ve silah bırakma özelliği de var. Anlayacağınız kendinizi tam bir savaşta hissetmenizi sağlayacak herşey var.

Battlefield 1942'nin nişan (aiming) sistemi de bir başka güzel. Top ve benzeri silahlar kullanırken çok iyi nişan almanız gerekiyor. Tıpkı gerçekteki gibi bilmem kaç derece yukarı kaldırıp ateş etmezseniz mermi hedefe kadar bile gitmiyor. Diğer mermili silahları kullanırkende cross-hair büyüyor ve nişan almanızı zorlaştırıyor. Araç kullanımları da aracın büyüklüğüne ve bulunduğu ortama göre değişiyor. Mesela gemiyi çevirmek çok zorken bir uçağı da havada tutmak zor. Zaten oyundda kullanması en zor olan araçlar uçaklar. Sonuç olarak oyunun oynanabilirliği oldukça yüksek.

Battlefield 1942'nin en iyi yanlarından birisi şüphesiz multiplayer oynanabilmesidir. Multiplayer oloarak network ya da internetten 64 kişiye kadar oynayabiliyorsunuz. Multiplayer olarak oynayabileceğiniz 10 a yakın map ve 3 adet oyun türü bulunmakta. Mapler 2. Dünya savaşı'nın en çekişmeli savaş alanlarından oluşuyor. Oynayabildiğiniz oyun türleri ise Team Death Match, Capture the Flag ve Conquest. TDM ve CTF daha önce de bilinen türler ancak Conquest tamamen bu oyuna has bir tür. Bu oyun türünde amacınız karşı takımın spawn noktalarını almak. Bu şekilde karşı taraf zamanla ticket dediğimiz puanları kaybediyor. Bir takımın ticketları 0 ı bulduğunda oyunu kaybediyor. 

Oyunda olabileceğiniz 5 adet class mevcut. Hepsinin kendine ait bazı avantaj ve dezavantajları var. Ayrıca silahları da farklı. Bunlar Scout, Assault, Anti-Tank, Medic ve Engineer. Oyuna girdiğinizde önce bir class daha sonra da bir başlangıç noktası seçiyorsunuz. Eğer kaşrı takım o noktayı ele geçirirse eli mahkum başka bir yerde doğmak zorunda kalıyorsunuz. Genel olarak multiplayer oyunlar bu şekilde oynanıyor. Dilerseniz bir servera oyunun menüsü ile bağlanabilirsiniz ancak bu iş için Gamespy Arcade kullanmak daha mantıklı. 

Yukardaki minimum sistem gereksinimlerine bakıp da içinizi rahatlatmayın hemen. Çünkü kalabalık oyunlarda bunun iki misli gücünde bir sisteminiz olmazsa oyundan zerrecik kadar zevk alamıyorsunuz.Sonuç olarak BF1942, internetten oyun oynayan, 2. Dünya savaşına ilgi duyan ve birer FPS manyağı olan herkesin edinmesi gereken bir oyun.

 Battlefield Vietnam

   
2. Dünya savaşı mekanlarından artık bıkkınlık yaşıyor olmalı herkes. Bu yapımcıların da kulağına gitmiş olmalı ki, artık son zamanlarda rotayı biraz daha doğuya kaydırdılar. Yeni mekanımız Vietnam artık arkadaşlar. Sık bitki örtüsü, uçsuz bucaksız ormanları ve tuzaklarıyla, Vietnam bize çok iyi gelecek. Vietcong: Fist Alpha'dan sonra, sıkı bir multiplayer deneyimi için, Battlefield: Vietnam emrinize amade.

Aslına bakarsanız, ilk oyunun popülerliğinden sonra bu oyuna pek şans vermemiştim ben. En azından bomba etkisi yaratamaz diye düşünüyordum. Desert Combat gibi modların da çıkmasıyla, BF1942, şaheser statüsüne erişmişti neredeyse. BFV ise, sadece ortam değişikliği sağlayacak bir oyun gibi geliyordu bana. Öyle de olmuş. Aslında oyun aynı oyun. Birkaç yenilik ve mekan değişikliğinden başka birşey yok. Hemen bozmayın morelinizi ama

Daha oyunun ilk başlarında, müziklerinin ne kadar kaliteli olduğunu anlıyorsunuz. Olayın anlam ve önemine de uygun seçilmiş müzikler. İlk başta bundan bahsediyorum, değişiklik olsun diye. Parçalar arasında Edwin Star'ın War adlı parçası da var ki, dinlemenizi tavsiye ederim. Diğer parçalar da, meşhur parçalar.

BFV'de, dev haritalarda araç kullanımı biraz daha geliştirilmiş. Bazı modlarda helikopter kullanımına verilmiş olsa bile, bu oyunda daha adam akıllı bir şekilde oyuna entegre edilmiş helikopter. Ayrıca jeep, tank, bot gibi araçları da kullanabiliyorsunuz. Benim en çok hoşuma giden ve oyunda bir ilk olan özellik ise, helikopterdeki askerlerin sağdaki ve soldaki silahları kullanabilmesi. Mesela, siz helikopteri kullanırken, iki arkadaşınız da sol ve sağdaki silahları almışlar ve çevreye hep birlikte dehşet saçıyorsunuz. Doğru kullanıldığı zaman, savaşın kaderini değiştirecek bir durum bu. Helikopterin kontrolü biraz zor ama alıştıktan sonra, helikopter spawn noktalarında kuyruklar oluşacak. Bundan eminim.

Oyundaki kontroller ilk oyun ile aynı. Zaten motor aynı motor. Bir değişiklik yapılmamış. Kontroller oldukça kolay olduğundan, alışmak için zaman harcamaya gerek yok. Kısa zamanda oyuna alışabiliyorsunuz. Araçların kontrolleri, özellikle havada olanlarınkiler, zor. Alışmak gerekiyor. Alışana kadar da, birkaç defa çakılmak zorunda kalıyorsunuz. Ama bir kere alıştığınız zaman, ilk başta helikopter olmak üzere, araçlardan inmeyeceksiniz. Haritaların dev gibi olduğunu da düşünürsek, zaten yaya dolaşmak pek de mantıklı değil.

Oyunda yine iki taraf var. Amerikalılar ve onlara yardım eden Vietnam müttefikleri bir taraf, Kuzey Vietnam ve Vietcong müttefikleri ise diğer taraf. Her zaman olduğu gibi, çok çetin savaşçar yapılıyor bu iki taraf arasında. Her iki tarafın da silahları o zamanlarda kullanılmış orjinal silahlardan oluşuyor. Ayrıca oyunda bulunan 16 bölüm de, yine o zaman yaşanmış popüler savaşlardan esinlenerek hazırlanmış. Oyunda 16 bölümden bahsettim ama 12 harita olduğunu gördüğünüzde şaşırabilirsiniz. Bu oyundaki 2 haritanın 2 kere kullanılmasından kaynaklanıyor.

Bu oyunda, beğendiğim özelliklerden biri de, her haritanın tarzının bir diğerinden farklı olması. Mesela bir haritada, hava gücü fazla olan kesinlikle kazanırken, bir diğer haritada ise kara kuvvetleri güçlü olan kazanıyor. Başka bir haritada uzaktan adam öldürmek rahatlık sağlarken, başka bir haritada ise yakın dövüşten hoşlanmanız gerekebiliyor. Haritaların böyle farklı karakteristik özelliklerinin olması, sıkılmayı önlediği gibi, online müsabakalarda da, zorlayıcı bir atmosfer oluşturuyor.

Oyunun tarzından bahsetmeye gerek duymuyorum. Çünkü birşey değişmemiş oyunda. Kontrol noktalarını ele geçiren, söz sahibi oluyor. Spawn noktaları da bu kontrol noktaları oluyor.

Oyun normalde multiplayer oynanmak için tasarlanmış ama yine de size tek başınıza oynamanız için da şans tanıyor. Konu falan yok tabi. Bot'lara karşı savaşmak durumundasınız. Bu pek hoş birşey değil çünkü botlar salak. Bu single modu sadece online moda alışmak için kullanın derim. Çünkü 2-3 haritadan sonra, en zor modda bile sıkılıyorsunuz.

İlk oyunda olup da bu oyunda da devam eden hatalar söz konusu. Bazıları tam olarak hata değil ama olmamalıydı. Mesela bağlantınız ne olursa olsun, kalabalık ortamlarda yavaşlama oluyor. Hatta hep birlikte oyundan düşme gibi bir sorun bile yaşayabiliyorsunuz. Aynı anda 64 kişinden bahsediyorum. Bir de, mesela bir merdivenden hızlıca indiğiniz zaman, yüksekten düşmüşsünüz gibi sağlığınız azalabiliyor. Bu birkaç oyunda daha gördüğüm bir sorun. Halledilmesi gerekirdi. Oyunda bunun gibi irili ufaklı hatalar var. Bazı engellerin üzerinden bir hamlede atlayamamak, araçlara binerken veya inerken sağa sola savrulmak.. bu hatalar belki ileride çıkacak yamalarla halledilebilir.

Grafiklere bakacak olursak, bence en köklü değişikliklerden biri de grafiklerde olmuş. Vietnam bitki örtüsünü adam gibi göstermek için, oyunun motorunda da sağlam değişiklikler yapılmış. Bitki örtüsü, ağaçlar, yer şekilleri ve benzeri cisimler süper görünmekte. Görülebilir mesafe konusunda da oyun oldukça cömert. Karakterler çok iyi görünüyorlar. Silahlar da öyle. Araçların modellemesi de gayet gerçekçi. Grafiklere dikkat edildiği gibi fizik kurallarına da dikkat edilmiş. Ağır araçların gerçekten de ağır olduğunu anlayabiliyorsunuz.

Seslerden daha önce de bahsetmiştim. Gerçekten benden tam puan aldılar. Müzikler başta olmak üzere, ses efektler, silah sesleri harika yapılmış. Göze hitap ettiği gibi, kulağa da hitab ediyor oyun.

Sistemleri az buçuk zorlasa da, yine de bazı detaylardan fedakarlık ederek, oyunu hızlandırabiliyorsunuz. Oyunun asıl zorladığı şey, internet bağlantınız. Daha önce de bahsettiğim gibi, bağlantınız süper de olsa, bazı yerlerde yavaşlama yaşayabiliyorsunuz.
                                           

                                     BATTLEFİELD 2

ou will respawn in 15 seconds...

Bundan yıllar evvel savaş simülasyonu denince akla hep Delta Force gelirdi. Hepimizi kendine bağlayan bu yapımın en büyük özelliği günün teknolojisine uygun silahlar barındırması o zamana göre epeyce büyük haritalar üzerinde pek çok oyuncunun birbiri ile savaşabilmesini sağlaması idi. Hatta oldukça acımasız olup tek kurşunda askerlerin ölmesine neden olan sistemi ile de epey adınan söz ettirmişti. “Bir devi yerinden ancak başka bir dev kaldırır.” sözü gereği (bu sözü uydurmuş olabilirim) efsanevi bir oyun çıkageldi; Counter-Strike. Dönemin önemli FPS’si Half-Life’ın ücresiz bir modu olmasına karşın, bir anda İnternet kafelerin gözdesi olan ve dünya üzerinde sayısız insanın çılgınlarcasına oynamasına neden olan Counter-Strike fırtınası, durdurak bilmeden pek çok insanı peşinden sürükledi. Üzerinden yıllar geçmesine rağmen halen etkisi süren Counter-Strike’ın tahtını devirecek oyun bir türlü çıkmadı. Aynı mantığı izleyen ve grafiksel olarak çok daha önde olan pek çok oyun yapıldı ama hiçbiri Counter-Strike’ın yerini tutamadı... Battlefield ortaya çıkana kadar...

Savaş simülasyonlarında devrim

Tarihler 2002’nin sonbaharını gösterdiğinde Electronic Arts, bahsini ettiğim bu savaş simülasyonu oyunları piyasasına deyim deyinde ise “dur” dedi. Battlefield 1942 isimli yapım sadece çoklu oyuncu modlarına izin veren yapısı ile ilk başta insanların antipatisi toplamasına rağmen içerdiği gerçekçilik ve taktiksel imkânların genişliği ile oyun dünyasında ufak çapta bir devrim yarattı diyebiliriz. Dile kolay, savaş meydanının içindeki tek bir haritada 64 kişiye kadar destek veren başka bir oyun o güne kadar çıkmamıştı. Hepsi bir kenara dursun, savaş esnasında her türlü askeri birimi, envanteri ve mühimmatı kullanabiliyorduk. Yeri geldiğinde altımıza bir zırhlı araç çekip silah arkadaşlarımızı toplayarak düşman üssüne saldırıyor, yeri geldiğinde ise, füze rampalarına sahip devasa boyuttaki bir gemiyi emrimiz altında kullanabiliyorduk.

Battlefield 1942 piyasaya çıktığında eminim ki pek çok insanı şaşırttı. Sunulan imkânlar çok yüksekti, savaş esnasında yapılabileceklerin sınırı yoktu. Dolayısı ile pek çok oyuncu server’larda yerini aldı ve haritaların suyunu çıkarana kadar oynadı. Aradan kısa bir süre geçmişti ki oyunun ek paketi piyasalara sürüldü. Battlefield 1942: Secret Weapons of WWII ismindeki ek paket temel olarak orijinal oyunun bire bir aynısı idi. Sadece hikayenin geçtiği zamana uygun olarak ilk oyundan farklı silah ve askeri birim içeriyordu ve bir iki adet yeni oyun modu eklenmişti.

Savaş alanının yeni rotası Vietnam

Geçtiğimiz sene içerisinde bir ek paketten çok yeni Battlefield oyunu olarak lanse edilen Battlefield: Vietnam sürüldü piyasaya. Hikayenin geçtiği ortamdan olsa gerek ilk başta göze gerçekten farklı geliyordu bu yeni oyun. Vietnam savaşının yapısı gereği sayısı epey arttırılmış silah ve araç emrimize amade idi. Fakat işin temeline indiğimizde maalesef oyunun en kötü yanı ise bot’lardı. Çünkü bot’lara karşı oynadığımızda yapay zekânın düşük olması nedeni ile pek çok problem yaşanıyordu. Yine de ilk oyunun en büyük eksikliği olan tek kişilik oyunun olmayışını az da olsa telafi eden bu oyun ilkinden daha fazla sevildi.

Battlefiled’ın Vietnam versiyonunun bizler için hazırlanmış göstermelik bir yapım olduğunu kısa süre sonra anladık. Çünkü Electronic Arts’ın kanatları altında olan Digital Illusions başarılı oyunlarının yeni versiyonunu duyurdular. Battlefield 2...

Üçüncü oyun ikinci devrim

Battlefield Vietnam’ı ikinci versiyon olarak düşünürsek gerçek anlamda üçüncü oyun olan Battlefield 2, duyurulduğu ilk günden itibaren büyük ilgi ile karşılandı ve insanları müthiş bir bekleme sürecine itti. Vadedilenler o denli yüksekti ki; pek çoğumuz oyunu çalıştıracak sisteme sahip olamamaktan ve ekran görüntülerine bakmak zorunda kalmaktan kortkmuştuk. Neyse ki herhangi bir gecikme yaşanmadan tam beklenildiği üzere haziran ayı içerisinde Battlefield 2 piyasaya sürüldü.

Battlefield 2, daha evvel oyunun herhangi bir versiyonunu oynamış insanlara göre çok kolay anlaşılacak yapıda ve hemen hemen hiçbir şey değişmemiş gibi görünür halde. Fakat oynadıkça görülecek pek çok yenilik içeren Battlefield 2’de yapımcılar, zaten çok başarılı olan bir savaş sistemine dokunmayarak bence en iyisini yapmış, üzerinde insanların hep istedikleri eklentileri eklemişler. Kurulum aşamasının ardından çıkan kulaklık ve mikrofon ayarları ile oyunumuzun en güzel özelliği olan iletişim ayarlarını sağlamış oluyoruz. Battlefield 2’de standart olarak kulaklık mikrofon ile iletişim desteği bulunuyor. Böylece oyun içerisindeki klavyeden yazı yazma karmaşasından ebediyen kurtuluyoruz.

Tek kişi oynamak mümkün

Kurulum bitip oyunumuza geçtiğimizde ise bir defaya mahsus olarak sistem taraması yapılıyor. Böylece oyun sisteminizin maksimum verim sağlayacağı ayarlara çekiliyor ve sizi hemen oyunun atmasferine dahil olmanız için hazırlıyor. Ekrana çıkan ilk menü ise; “Battlefield 2 tek kişilik oynanacak mı?” sorularını yönetenlere cevap niteliğinde. Eğer oyunu öğrenmek istiyor ya da tek başınıza haritaları irdelemek ve birazda botlarla kapışmak istiyorsanız tek kişilik bölüm artık emrinize amade.

Tek kişilik mod standart olarak bulunmasına rağmen çoklu oyuncu modlarına nazaran daha az seçenek sunuyor. Toplamda on harita sunan tek kişilik bölümde en fazla 16 oyuncuya kadar destek var. Sekizerlik takımlar halinde bu on harita içinden istediğimiz birini seçip hemen oyuna başlayabiliyoruz. Seçebileceğimiz askeri birimlerin ise çeşitleri şu şekilde:

Special Force: Seri makineli tüfeğe sahip özel askeri birim. Silah olarak yarı otomatik dürbünlü bir tüfek, standart tabanca, el bombası, bıçak ve C4 bombası taşır. Otomatik silahın dürbünü sayesinde daha rahat atış yapılabiliyor veya dürbün ile gördüğümüz birimlere atış emri verebiliyoruz. Söz gelimi bir tanka rastlarsak bu dürbünden bakıp, ateş emri vererek topçuların buraya ateş etmesini sağlayabiliyoruz. 

Sniper: Dürbünlü tüfek sahibi olduğundan pusuya yatarak, gelip geçeni avlamaya çalışanlar için birebir. Bir adet ağır hasar veren (kafaya ateş ettiğinde tek kurşunla öldüren) dürbünlü tüfeğe ve el bombasına sahip olan sniperlar için pek çok konumda pusu noktaları hazırlanmış.

Assault: Silahları; bomba atma mekanizmasına sahip otomatik tüfek, gaz bombası ve zırh. Özellikle yakın mesafe çatışmalarda hem hücumsal olarak hem de defansif olarak oldukça kuvvetli. Her an hareket halinde olmayı tercih eden oyuncular için birebir.

Support: İsmi ile tamamıyla uyuşan destek birimi. Ek cephaneye, ağır makineli tüfeğe, el bombasına ve zırha sahip olan bu asker çeşidi assault biriminin daha hantalı diyebiliriz. Yani yine aksiyonu seven fakat daha yavaş ve temkinli ilerleyen oyuncular için düşünülmüş.

  Engineer: Medic ile birlikte savaşın içinde en gereksizmiş gibi gözüküp hayati öneme sahip olan birim. Mühendis olan bu askerler yanlarında mayın, ingiliz anahtarı ve el bombası taşıyor. Standart silahı pompalı tüfek. Bunun anlamı ise yakın mesafede düşmana acımayıp, uzak mesafede hiç şansınızın olmaması. Bu birim sayesinde üssünüzün girişine mayın yerleştirebilirsiniz. Ayrıca askeri araçların tamirini de yapabiliyorsunuz. Akıllıca kullanılan mühendisler sayesinde imha edilemez araçlar yapmak mümkün!

Medic: Doktor ya da sıhhiye askeri. Yanında taşıdıkları; basit yarı otomatik silah, el bombası ve sağlık birimi. Sağlık birimi sayesinde hem kendinizi hem de asker arkadaşlarınızı iyileştirebiliyorsunuz. Medicler düzenli olarak kulaklıktan emir almayı, yardım için bağıranları takip etmeliler ve mümkün olduğunca çatışmalara katılmamalılar. Medicler savaşın en vazgeçilmez birimleri. 

Anti-Tank: Araçların korkulu rüyası bazukalı asker, otomatik bir silaha, zırha ve en önemlisi bazukaya sahip. Tankların, helikopterlerin ve zırhlı araçların korku saldığı yerlerde köşelerden bir anda çıkıp intikam almaya yarayan bu birim, takımların olmazsa olmazlarından.

Tüm bu birimlerin haricinde bir de kumandan seçeneği mevcut. Her takımda bir kişi kumandan olma için başvuru yapıyor ve diğer kullanıcılar kabul ederlerse kişi kumandan oluyor. Kumandan normal askerlerin haricinde bir özelliğe daha sahip; bombardıman yaptırma. Kumandan olan asker oyun esnasında Caps Lock tuşuna basarak haritayı görebiliyor ve burada minik bir tarama yaparak düşman noktalarını uydudan tespit ediyor. Sonra bu bölgeye uçak saldırısı ya da bombardıman saldırısı düzenleyebiliyoruz.

Tepelerin kralı olacağım

Savaşın içine girmeden evvel, yapılacak çarpışmanın çeşidini seçerken minik bir şok yaşayabiliriz. Çünkü oyunumuzda sedece bir tek mod var. O da; diğer çoklu oyuncu FPS’lerinde “King of the Hill” adı verilen bölge ele geçirme oyunu. Bu sisteme göre her haritada belirli stratejik noktalar var ve savaş halinde olan taraflar bu noktaların hepsini ele geçirmeye çalışıyorlar. Bahsini ettiğim stratejik bölgeler, içinde birer bayrak direğinin bulunduğu alanlar aslında. İlk başlanıldığında her askeri tarafın kendi bayrağı dalgalanmasına rağmen ele geçirilmemiş stratejik bölgelerde beyaz bayrak sallanıyor. Amaç en hızlı şekilde bu ele geçirilmemiş bölgeleri edinmek. Daha sonra ise yavaş yavaş düşman birliklerinin bölgelerine ilerlemek.

Basit bir savaş sistemi üzerine kurulu gibi gözükse de aslında Battlefield 2 çok kapsamlı savaş stratejilerini kullanmaya müsait bir oyun. Örneğin yeni ele geçirilecek bir alana gittiğinizde önce bölgenin güvenliğini sağlamalı, ardından bayrağın yanında durmalıyız. Eğer ele geçirmeye çalıştığımız bölge karşı tarafa ait ise önce onların bayrağını indirmeli ardından kendimizinkini göndere çekmeliyiz. Bunun anlamı ise bahsi geçen konumda 2 kat daha fazla süre durmak demek. Bayrağın göğe çekilmesi esnasında aslında yapmamız gereken sadece o noktada durmak, ancak tek başımıza durmamız tek kelime ile intahar olacaktır. Bu yüzden mutlaka bayrağı çeken kişiyi koruyan bir grubun daha olması gerekli.

Savaşın ortasında kalmak

Battlefield 2’nin en önemli özelliklerinden biri her silahın ve aracın zayıf yanını değerlendiren bir alternatif silahın olması. Söz gelimi belirli bir noktayı korurken karşıdan tank gelmesine karşı savunmasız olduğunuzu sanmayın. Eğer bir haritada tank ve helikopter varsa mutlaka onlara karşı kullanabileceğiniz bir iki silah da çevrede bulunmakta. Havadan gelipte bulunduğunuz mekanda terör estiren bir helikopteri ısı füzeleri ile kolayca alt edebilirsiniz. Tabi düşmekte olan helikopterin pilotu akıllıca davranırda sizin üssünüze düşerse bu sefer zararlı siz çıkarsınız.

                            Battlefield Bad company 2

Takvimler 2001 yılını gösteriyor. EA Games, Redwood'taki ofisinde düzenlediği basın toplantısı aracılığıyla yeni oyununu görücüye çıkarmak üzere. İsveçli Digital Illusions tarafından hazırlanan bu yapım, Medal of Honor ve Return to Castle: Wolfenstein gibi değil, tarihsel ve oynanışsal gerçekçiliklere odaklanarak hazırlanıyordu. Geliştirici ekip, 1999 yılında Codename Eagle'ı hazırlamıştı ve bu yeni oyun, ondan daha iyi ve kapsamlı olacaktı. Adı da Battlefield 1942'ydi...

Yetkililer, temelleri 1999 yılının Noel dönemine dayanan Battlefield’ın bugünlere kadar geleceğini düşünmüş müydü bilinmez, ama eminim ki ortaya çıkan başarılı seriden herkes gibi onlar da memnundur. 

Battlefield 1942’de İkinci Dünya Savaş’nın en acımasız cephelerinde yer almak için Kuzey Afrika, Pasifik, Batı Avrupa ve Doğu Avrupa olmak üzere 4 farklı başlık vardı. Tek kişilik senaryo es geçilmiş, savaşın şiddeti tüm heybetiyle gerçek oyunculardan oluşan birliklere sunulmuştu. Bu başarılı başlangıç, ardından eklenti paketlerini ve yeni devam oyunlarını getirdi. Battlefield 2’nin hazırlanmasıyla, seride en önemli milat yaşanmıştı belki de. Modern silahlarla donatılan kana susamış askerler, iki dev cephe olarak Orta Doğu’daki petrol rezervleri için karşı karşıyaydı. 
 


Bana göre ilk Bad Company (BC), Battlefield serisine yabancı bir üyeydi. Yıllardır tek dayanak olarak görülen “multiplayer modlar”, Bad Company’de geri plana itilmiş ve alışık olunmadık bir senaryo moduyla oyuncuların karşısına çıkılmıştı. Şimdi ise devam oyunuyla karşı karşıyayız. “Bu kez önceliği tek kişilik senaryo moduna verdik” diyen DICE, Bad Company 2’nin Modern Warfare 2’den (MW2) daha iyi olduğunu da defalarca dile getirmişti.Bence multisiyle fiziğiyle ve araç kullanma sayesinde kesinlikle önde.

                             Battlefield 3

                                                   Biri Efsane mi dedi ?!

   Ve kamera…


Bir aksiyon filmi gibi başlıyor Battlefield 3. Sırayla EA ve DICE'ın isimleri, ardından da Battlefield 3'ün ismi görünüyor ekranda. Derken kendimizi metroda, bir trenin üzerinde buluyoruz. Elimizdeki kelepçelerin henüz hiçbir anlamı yok. Kimlerle karşılaşacağımız da meçhul. Biz sadece oyunun bizi götürmek istediği yere gidiyoruz o kadar. Çünkü oyuncu olarak hiçbir şey bilmiyoruz şimdilik, ancak öğrenmemiz uzun sürmeyecek...
 


Orta Doğu, Rusya, Amerika = Dünya yine tehlikede

Süper güç olarak nitelendirilen Amerika, yine kurtarıcı ülke sıfatına bürünerek Orta Doğu'ya özel birlikler gönderiyor. Amaç, İran'ın sahip olduğu öne sürülen, ancak nerede oldukları henüz bilinmeyen nükleer silahları bulup, etkisiz hale getirmek. Çünkü bu bombalar, Amerika'yı olduğu kadar, Avrupa'nın birçok önemli ülkesini de tehdit ediyor. Çok geçmeden anlıyoruz ki işin içinde başka bir güç daha var; Rusya! Bazı tehlikeli isimler vermemiz gerekirse, Solomon, Al-Bashir ve Kofforov, etkisiz hale getirmemiz gereken en önemli isimler (Oyunda Bin Ladin'in bile ismi geçiyor).

Baktığımızda Battlefield 3'ün senaryo modu pek detaylı değil. Hatta fazlasıyla klişe olduğunu da söyleyebiliriz. Orta Doğu topraklarına ayak basarak başladığımız heyecanlı operasyonlar, Avrupa'ya, hatta Amerika'ya kadar uzanıyor. Kontrol edebileceğimiz birden fazla karakterimiz var. Evet, tek bir karakterle ilerlemiyoruz. Ana karakterimizin ismi Blackburn. Onun dışında bir tankçı, bir uçak pilotu (Jennifer Hawkings isminde bayan pilot), hatta bir Rus asker bile kontrol edebiliyoruz. Her bir karakterin de ufak çapta hikayeleri var, ama bu detayları oyunu oynadığınızda görmenizi istiyorum. Spoiler olmasın.

Sorgu odası

Battlefield 3'ün temelinde, ana karakterimiz Blackburn bulunuyor. Aslında oyun boyunca sorgu altında vakit geçiren bir askeriz. Bize sorulan sorulara verdiğimiz cevaplar neticesinde operasyonlara gidiyor ve söylenenlerin detaylarını görebiliyoruz. Haliyle bu operasyonların hemen hepsi, önceden yaşanmış operasyonlar. Hatırlarsanız bu "Sorgu Odası" tarzı, daha önce Black isimli FPS oyununda kullanılmıştı. Sorgudaki karakter önce bilgi veriyor, sonra o bilgiler doğrultusunda bölümü oynuyorduk. Benzer yöntem de yakın zamanda çıkan Call of Duty: Black Ops'ta bulunuyordu. Ve şimdi de Battlefield 3.

 İlk Bad Company'yi fazla oynayamamıştım, ancak Bad Company 2'yle saatlerini harcayan biri olarak, en başta oyunun sesleri ve atmosferinden fazlasıyla etkilenmiştim. Harika bir hikaye anlatımı yoktu, ancak savaş alanında korunmasız şekilde oradan oraya koşuyor oluşumuz, etrafta uçuşan mermiler, bağırışlar ve çevrede meydana gelen deformasyon, beni benden almıştı. Aslında Battlefield 3'te de farklı bir durumla karşılaşmıyoruz. Yaptığımız ufak toplantının ardından harekete geçiyor ve kısa sürede sıcak teması sağlıyoruz.


Her yer düşman kaynıyor. "Ne taraftan gideyim" diye düşünmekten çok, "Ne kadar çabuk saldırabilirim" diye düşünmelisiniz bana kalırsa. Zira Battlefield 3'teki birçok harita, Bad Company 2'ye nazaran daha küçük ve hareket alanı da kısıtlandırılmış durumda. Misal, bir köprünün sağ tarafından değil de, sol tarafından gitmeye kalkarsanız, hemen ekranda uyarı beliriyor: "5 saniye içinde savaş alanına dönmezseniz, kaybedeceksiniz!" İşte bu olmadı DICE. Ben düşmanlarla bu ufak opsiyonu kullanarak bile savaşamayacaksam, üzerinde bulunduğum haritanın olabildiğince fazla noktasını kullanmaya çalışıp, hayal kırıklığı yaşayacaksam, olmadı gerçekten. Böyle bir uyarıya ne gerek var? İlk dikkatimi çeken olumsuz yön bu oldu.
 


Ne kadar çabuk saldırabilirim?

İşte bu soru, oyun boyunca güncelliğini hiç yitirmiyor ve gerçekten önemli. Zira yıkılabilir bir çevre faktörü olduğu için, bir objenin veya duvarın arkasında fazla saklanamıyorsunuz. Yapılan saldırılar sonucunda yavaş yavaş parçalanmaya başlıyorlar çünkü. Bu hem görsellik olarak artı puan sağlıyor, hem de oyundaki heyecanı daha da yükseltiyor. Ancak şunu da hemen belirteyim, büyük çapta yıkımlarla karşılaşmayacaksınız. Binaların yıkılması, güçlü duvarların yok edilmesi gibi atraksiyonlar yok maalesef.

Peki ne yapmalıyız? Tabii ki çok hızlı hareket etmeli ve genellikle de ilk tercihimizde karşımızdakini indirmeliyiz. Beraber hareket ettiğimiz takımdan ayrılmaya, bir anlık heves uğruna ortalık yerde Rambo gibi gezmeye hiç gerek yok. Kısa sürede ölebilir ve bir önceki kayıt noktasından oyuna devam etmek zorunda kalabilirsiniz. Zaten oyunda save olmadığı ve checkpoint sistemi kullanıldığı için, art arda ölerek aynı yerleri tekrar oynamak bir süre sonra sizi sıkabilir.

Burada savaş var

Battlefield 3, senaryo modunda pek sinematik bir etki bırakmak istememiş sanki. Çünkü operasyonlar sırasında ne etkileyici bir müzik, ne de değişken kamera açılarıyla karşılaşıyorsunuz. Her şey olabildiğince sade ve bu da bir bakıma "Biz size gerçeğe en yakın savaş alanlarını hazırladık" anlamına geliyor olabilir. Yıkılan yapılar, gerçekçi sesler, karakterlerin mükemmel animasyonları ve hatta gün ışığı faktörü bile çatışmaların seyrini değiştirebiliyor.
Uzun lafın kısası mutlaka deneyin.

                           Oyunların linkleri




Battlefield 1942: http://kat.ph/battlefield-1942-expansions-www-softzone-org-t1184657.html
Battlefield Vietnam: http://kat.ph/battlefield-vietnam-razor1911-t424399.html
Battlefield 2: http://kat.ph/battlefield-2-iso-t420965.html
Battlefield bad company 2: http://kat.ph/battlefield-bad-company-2-pcdvd-t3665056.html
Battlefield 3: http://kat.ph/battlefield-3-reloaded-t5928698.html

 Not:Çalışma garantisi verilmez

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol